Edebiyat

  • Ah vre Sevda!

    Ah vre Sevda!

    “Osman Necmi Gürmen, en basit şeyleri dahi sevgi ve dostluğun parıltısı ile sarmalayıp canlandırıyor ve bizi karaların, denizlerin ortasındaki bir cennete doğru sürüp götürüyor.  ‘Gariptir, Garipköy’de baharı beklemez toprak. Her mevsim yeşerir yaban tohumu.’ İşte, kaderin birbirine bağladığı, politik nedenlerden ötürü birbirinden ayrı düşen bu saf, temiz insanların dramı böylesi bir ‘cennette’ geçiyor.

    Bu romana konu olan insanların birbirleriyle ve çevreleriyle kurdukları ilişkiler ve mücadeleleri, Hemingway’in İhtiyar Adam ve Deniz romanında tarif edilen mücadeleden çok daha zengin. Burada ana tema, konuşma tarzlarına kadar birbirine benzeyen, tek ve ortak bir hassasiyette birleşen ve birbirine karışan Türk ve Yunan halklarının ortak bağlarından oluşan büyük ilişkiler ağıdır.” - Vasilis Vasilikos

  • Renegade: From Church to Mosque

    Renegade: From Church to Mosque

    Osman Necmi Gürmen transports the reader to the Mediterranean of Suleiman the Magnificent and his pirate/admirals Barbarossa and Turgut Reis: The Renegade is a novel of the Mediterranean pirates from Andalucia to Cyprus, from Algeria to Constantinople, at a time when wars were won or lost at sea. At the same time, it is a tale of two intertwined lives, of fidelity and love. It asks, what is harder; acceptance of a new faith or deliverance from the old one?

  • Râna: Between two Worlds

    Râna: Between two Worlds

    As the midfiwe announces the birth of a girl at the home of a government minister, a bomb exploding at the Istanbul mosque where the Sultan is attending the congregational prayer resounds over the Bosphorus.

    Râna will grow up amidst the frenzied politics of the fall of the Ottoman Empire and the rise of the Turkish Republic.

  • La Prière du Renégat

    Osman Necmi Gürmen nous entraîne dans le sillage de Barberousse, Dragout et autres corsaires qui parcourent la Mer Blanche au temps de Soliman le Magnifique.

    De l’Andalousie à Chypre, d’Alger à Constantinople, de la Provence à la Libye, ce roman historique, fondé sur une documentation précise, allie violence et amour, action et réflexion, esprit de rébellion et service de l’État.

    Né en Calabre, converti à l’Islam, le petit pêcheur destiné à devenir Grand Amiral de l’empire Ottoman, est, comme son fils adoptif Luc, un renégat.

    Et l’auteur de poser la question: qu’est-ce qu’un renégat? Celui qui renie les dogmes, ou celui qui trahit l’amour?

  • Bir Ömür Birkaç Hayat: Osman Necmi Gürmen

    Bir kalem, iki ülke, üç dil, dört şehir, yedi kitap…
    Türkçe, Kürtçe, Fransızca… İstanbul, Bodrum, Siverek, Paris…
    Delibozuklar Çiftliği, Ah Vre Sevda!, Râna, Mühtedi, Saint-Michel'in Develeri, Neydi Suçun Zeliha, Yaban Gülleri...
    Sultanahmet, Siverek-Tılgani Köyü, Turgutreis, Paris Sorbonne Meydanı. Ağalık, beş parasızlık, kalem ve silah, konaklar ve ucuz öğrenci odaları, kavruk topraklar ve yelkenliyle aşılan denizler… Bu bir arada anılması zor kelimeleri, aynı cümle içinde kullanabilme fırsatı veriyor Gürmen’in yaşamı…

    Osman Necmi Gürmen, İmparatorlukla Cumhuriyetin, Anadolu’yla Avrupa’nın, Siverek’le Paris’in, kurşunla kalemin, yoklukla varlığın, engin denizlerle kıraç toprakların, her an ölmekle hiç ölmeyecek eserler bırakabilmenin aynı vücutta varlık bulduğu bir insanlık atlası gibi…

    Ömer Sercan neredeyse bir asırlık bu renkli hayat hikâyesini anlatırken, bir defineci titizliğiyle kitapların ve tarihin kılavuzluğunda keyifli bir yolculuğa çıkarıyor bizi...

  • Delibozuklar Çiftliği

    Osman Necmi Gürmen’in Fransızca kaleme aldığı ve Gallimard yayınları tarafından L'Echarpe d'Iris adıyla yayımlanan ve büyük övgüler alan Delibozuklar Çiftliği deneysel anlatımıyla dikkat çekiyor.

    ''Gürmen'in özgün, renkli, şiirli bir dili var.''

    André Miguel, Radio France

    ''Kış sonunda baharın türküsünü çığırmak zor'' diye yakınıyor yazar. Dillimize birkaç yabani gül yaprağı armağan eden Gürmen'in bu romanı bu iki mevsim arasında yer alıyor.

    Guy Dumur, Le Nouvel Observateur

    ''Folklor gibi çağdaşlığı da aşan bu roman, Akdeniz görüntülerinin ve Akdeniz insanının derinliğine okunmasını öneriyor bize.''

    Ugné Karvélis, Le Figaro

    ''İddialı, yer yer şaşırtıcı, ama güzel bir yapıt.''

    Tony Cartano, Nouvelles Litteraires

  • Yaban Gülleri

    Râna ve Mühtedi'nin yazarı, bu kez bizi 1930'ların gerilimli atmosferine götürüyor. İstanbul’un değişen sosyal yönü, dünya siyasetinde kararan ufuklar, ikisi Türk diğeri Yahudi üç komşu aile, ergenlikten gençliğe yol alan iki yaban gülü: Nesteren ve Ester.

    Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişin sarsıntılarını, İstanbul'un değişen sosyal hayatını, doludizgin büyük savaşa koşan dünyayı soluksuz okurken Gürmen’in kahramanlarını çok yakınınızdaymış gibi hissedeceksiniz.

    Gürmen, çok okunan ve sevilen romanı Râna'da Cumhuriyet döneminin ilk sancılı yıllarını ele almıştı... Yaban Gülleri, Râna'nın bıraktığı yerden başlıyor -ama bambaşka bir hikâyeyle. Usul usul gelişen, zarif ve duygulu bir anlatı bu. François Xenaxis'in de dediği gibi, “Osman Necmi Gürmen'in yazısı konuşuyor, patlıyor, dokunuyor!”

  • Râna

    “İçinde ters tepen biri, ters tepene gem vurmaya çalışan diğeri. Kendi kendisiyle hesaplaşır olmuş.”

    “Yaz küçükhanım, yaz, kölen olayım! Sevenlere çektirilen cefayı anlat. Gazeteye verelim, duyuralım, Kör gözleri açalım.”

    Parçalanan imparatorluğun altüst olmuş tutucu dünyasında büyüyen isyankâr ve hassas bir çocuk. Her şeyiyle yeniliğe gebe bir toplumun doğum sancılarında kıvranan genç bir kadın: İki dünya arasında Râna.

    Osman Necmi Gürmen’in usta kaleminden, yakın tarihimizin en çalkantılı yıllarını konu alan ve yayınlandığı günden itibaren büyük ilgi gören bir dönem romanı.

  • Mühtedi

    Önce Fransızca yazdığı, daha sonra Türkçe yeniden kaleme aldığı Mühtedi’de Osman Necmi Gürmen, okurlarını Kanuni’nin, Barbaros’ların, Turgut Reis’lerin Akdeniz’ine götürüyor:

    Mühtedi, savaşın denizlerde kazanıldığı bir dönemde, Endülüs’ten Kıbrıs’a, Cezayir’den Payitaht-ı Cihan’a, Akdeniz’in ve Akdeniz’i yurt bellemiş korsanların romanı... Aynı zamanda iç içe geçmiş iki ömrün, sadakatin ve sevginin hikâyesi.

    Kalabriya’da doğan, Müslüman olduktan sonra Kapudan-ı Deryalığa kadar yükselen Kılıç Ali Paşa’nın hayatını, kölesi, oğlu Luca’nın, “alınyazım onunkinin içinde kıvrım kıvrım dolanan bir dere gibi süzüldü” diyen bir başka mühtedinin gözlerinden izliyoruz...

    Japoncaya çevrilerek Japonya’da da yayımlanan Mühtedi, yakında İngilizce ve Fransızca olarak da basılacak.